İstenmediğimizi Anlamak


Birisinin bizimle konuşmak istemediğini veya artık bizimle konuşmaktan sıkıldığını anlayabilir miyiz ?

Cevabımız evet. Eğer birisi sizinle konuşurken gövdesi veya tüm vücudu başka yöne bakıyorsa, sizinle konuşmak istemediği anlamına gelebilir. Bizimle konuşmak istemeyen insanlar, genelde bizimle konuşurken başka tarafa bakarlar. Resimde de buna benzer bir durum yaşanmaktadır. Çocuk, gazetesini okuyan adamla ilgilenmeye çalışmasına rağmen büyük ihtimalle adam gazetesini okumaya devam etmek istemektedir. Çünkü adamın gövdesi gazetesine dönüktür(ve ayrıca yüzünde sahte bir gülümseme vardır).
                                                   Görsel www.cnd.org.tr adresinden alınmıştır.

Fakat sizinle konuşan kişinin başka yere dönmesi her zaman sizinle ilgilenmediği anlamına gelmez. Örneğin birisiyle yan yana oturmuş hem yemek yiyor, hemde sohbet ediyorsunuz. Bu durumda bu kişi sizinle konuşurken sizinle ilgilenmiyor anlamına gelmez, çünkü yemeği önünde olduğu için önüne dönmek zorundadır.

Gövdeyi başka yöne çevirme durumundayken karşımızdaki kişi yavaş yavaş gitmek istediği yöne gidiyorsa bizimle konuşmak istemediğinden neredeyse emin olabiliriz. Bu durumu daha iyi anlayabilmemiz için şöyle bir durum örnek gösterilebilir:

Yolda eski bir arkadaşınızla karşılaştınız ve ona selam verdiniz, biraz sohbet etmek istediniz. Onun size karşılığı ise sadece biraz yavaşlamak, selam vermek, yüzünü size doğru çevirmek fakat yavaş da olsa gideceği yere gitmeye devam etmek oldu. Bu durumda anlayabilirsiniz ki bu kişi sizinle pek de konuşmak istemiyor, selam vermeyi yeterli görüyor.

Son olarak birisinin bizimle konuşmak istemediğini anlamanın bir yolu olarak da kişinin bizimle karşılaştığı(veya sohbetin bir yerinden sonra) stres belirtileri göstermeye başladığı zaman o konuşmayı bitirmenin vaktinin geldiğini anlayabiliriz. Bu stres belirtisi olarak(en çok otururken görülür) ayağın veya bacağın hızla sallanması veya titretilmesidir. Tabii ki bu belirtileri bağlama göre(yani o anki koşullara göre) değerlendirmemiz gerekir. Bu stresin başka sebepleri de olabilir.

Umarım bu yazım size faydalı olmuştur, eğer sormak istediğiniz sorular varsa www.facebook.com/Sinergoloji adresinden sayfamıza mesaj atabilirsiniz. İyi günler :)

Renkler

 Renklerin imajınızda ve hayatınızda ne kadar önemli olduğunu hiç düşündünüz mü ? Veya alacağınız kıyafetleri seçerken amacınıza uygun mu davrandınız ? Bu yazıda renkleri en iyi şekilde kullanmanın yollarını kısaca anlatmaya çalışacağım.

 Haydi şimdi sizinde birşey deneyelim. Bugüne kadar hiç görmediğiniz bir renk düşünün kırmızı,sarı veya yeşil gibi ama anarenk olsun. Yapamadınız değil mi ? İşte renkler; sonradan yenisi gelmeyen, duygularımızı ifade etmemize yarayan eşsiz güzelliklerdir. Renkler içimizdeki duyguları ifade etmenin bir yolu olduğundan kendimizi ifade etmemizde çok faydalılardır. Örneğin filmlerde vs. görmüşsünüzdür, her zaman melek rolündeki kişiler beyaz giyinirler. Tabii ki yönetmenler bunu rasgele seçmiyorlar, bilinçli yapıyorlar; çünkü melekler saf ve temiz olduklarından dolayı beyaz renk onları en iyi anlatan renktir. Ayrıca karşınızdaki kişinin kıyafet rengi seçiminden yola çıkarak nasıl bir karaktere sahip olduğunu tahmin edebiliriz. Şimdi gelelim hangi rengin ne işe yaradığına ve nerelerde kullanıldığına.

 KIRMIZI: Kanımız kırmızıdır değil mi ? Bu yüzden kırmızı enerjiyi, canlılığı ve aşkı simgeler. Genelde renkli kişiliğe sahip insanlar bu rengi kullanır. Kıyafetlerinde bu rengi tercih eden kişiler genelde aykırı davranışlarıyla , kendine olan özgüvenleriyle ve orjinal tavırlarıyla kendilerini diğer insanlardan farklı kılarlar. Kırmızı renkli kıyafetleri genelde sosyal bir ortama giderken giyin. Örneğin bir piknik olabilir, bar olabilir veyahut 5 çayı olabilir. Cinsellik için kırmızı renk birebirdir. Örneğin geceliğinizi kırmızı olması cinsel hayatınıza canlılık getirebilir(tabi ki yalnız değilseniz). Kırmızı renkler canlı olduğundan ortama canlılık getirmeye yardımcı olacaklardır. Bu renk genelde barlarda, kafelerde, kısacası genel olarak gençlerin bulunduğu mekanlarda kullanılır. Çünkü bu renk kullanıldığında müşterilere canlılık getireceğinden satışlarıda arttıracaktır. Fakat aynı zamanda ciddi bir renk olmadığı için ciddi yerlere gidilirken kırmızı renk az kullanılmalıdır.

 YEŞİL: Yeşil renk sizce en çok nerede bulunur ? Cevabınızı duyar gibiyim, tabii ki doğada bulunur. Bundan dolayı yeşil doğayı, canlılığı ifade eder. Fakat bu canlılık kırmızıdaki gibi hararetli bir canlılık değil, sakin bir canlılıktır. Kıyafetlerinde yeşil rengi tercih edenler genellikle anlayışlı, yaratıcı ve yerine göre sakin olmayı bilip yerine göre hareketli de olmasını bilen kişilerdir. Bu yüzden yeşil rengi kullanan insanlar genelde popülerdir. Yeşil rengi neredeyse her yerde giyebilirsiniz fakat yeşil renkte ciddi bir renk olmadığından dolayı her zaman giymenizi tavsiye etmem. Yeşil renk giyenler çoğunlukla iyi kalpli insanlardır fakat genellikle iyi gün dostlarıdır. Seçiminizi bunları göz önünde bulundurarak yapmanızı tavsiye ederim. Bu renk genelde çay bahçelerinde, koçtaş gibi yerlerde kullanılır çünkü doğallık çağrıştırılmak istenir. Yeşil, çok yönlü ve olumlu hisler uyandıran bir renktir, fakat kıyafetlerinizde veya evinizde çok sık kullanılmamalıdır. Nasıl sade yemeğe baharat koyunca lezzeti artıyorsa kıyafetlerinizde de bu böyle olacaktır. Fakat unutmayın ki sadece baharat yenmez, hep tatlandırıcı olarak kullanılır.

 SİYAH: Siyah renk bazılarına göre karamsarlığın, bazılarına göre kararlılığın bir göstergesidir. Cenaze törenlerinde hep siyah renk giyilir, fakat iş adamlarıda genelde siyah renk takım elbise tercih ederler. Siyah ciddiyetin temsilinde çok önemlidir, şahsen ben kıyafetlerimde en çok siyahı tercih ederim. Siyah giyen insanlar hırslı, kararlı ve genelde güvenilir insanlardır(güvenilir olması dürüst olması anlamına gelmez). Siyah odaklanmayı arttırır. En iyi nasıl bir ortamda düşünürsünüz ? Çoğumuzun cevabı karanlık bir ortamda olacaktır. Enstein'in düşünmek için tamamen siyahtan oluşan bir odası vardı ve düşünmek için oraya giderdi. İş görüşmesi için siyah rengi önerebilirim. Siyah renk genel olarak mekanlarda pek de kullanılmaz, fakat arabalarda çok sık kullanılır. Dikkat ettiyseniz makam araçları siyahtır, çünkü siyah güvenilir ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir izlenim yaratır.

 MAVİ: Mavi denince akla ne gelir ? Gökyüzü veya deniz diyeceğinizi tahmin ediyorum. Mavi sakinleştirici, huzur verici, güven duygusu yaratan bir renktir. Mavi rengi genellikle bankalar kullanır, çünkü güvenilir olduklarını vurgulamak isterler. Yapılan bir araştırmaya göre kadınların en çok mavi giyen erkeklere aşık olduklarını biliyor muydunuz ? Çünkü kadınlar seveceği erkeğe güvenmek isterler. Eğer güvenilir ve sakin birisi olarak tanınmak istiyorsanız mavi ve siyah renklerinin karışımını size önerebilirim. Mavi rengi evlerde pek kullanmayız, fakat kullanılması çok iyi olabilir, özellikle de evinizde yaramaz bir çocuk varsa. Mavi rengi her türlü ortama giderken kullanabilirsiniz, fakat disko veya bar gibi hareketli bir yere giderken kullanmanızı pek tavsiye etmem.

 KAHVERENGİ: Bu renk ciddiliğin ve geçiciliğin rengidir. Sarının aksine sakinleştirir, fakat yinede geçicilik hissi uyandırır. Bu yüzde restoranlarda bu renk sıkça kullanılır. Yavaş yavaş yeyin, fakat gitmesini de bilin diye. Siyah renk sakinleştirdiğinden dolayı evlerde kullanılabilir. İş görüşmesine giderken kahverengi kullanılmasını pek tavsiye etmem. Fakat geçici bir iş için ordaysanız bu kesinlikle sizin renginiz. Kahverengi giyen insanlar genellikle güvenilir ve çekingen insanlardır.

 TURUNCU: Turuncu renk çok göze çarpan bir renktir. Canlılığı ve iyiliği temsil eder. Gözü çabuk yorar. Eğer çok göze çarpmak isterseniz turuncu giyinmek faydalı olacaktır. Fakat sakın bütün kıyafetinizde turuncu kullanmak gibi bir hata yapmayın. Örneğin turuncu bir atkı sizi daha ilgi çekici yapacaktır. Fakat yinede belirtmek isterim ki turuncu ciddi bir renk değildir ve ciddi ortamlarda kullanılmasını tavsiye etmem. Canlıve hareketli ortamlarda işinize yarayacaktır.

 MOR: Mor, nevrotik duyguları açığa çıkardığı, insanları bilinçaltında korkuttuğu tespit edilen bir renk. Bu olayda da intihar eden çocuğun, şizofren olduğu görülüyor. Mor, karamsarlığın rengi olduğundan çok kullanılmaması gerekir. Şehvet duygusuna çok olmasa da artı bir etki yapar. Genelde karamsar veya çok renkli kişiler kıyafetlerinde bu rengi kullanırlar. Kıyafetlerinizi mor ağırlıklı almanızı tavsiye etmem.

 PEMBE: Pembe giyenlere, hizmetlerinden dolayı ödeme yaparken kendimizi daha rahat hissettiğmizi tespit ettiler. Evet, pembe güvenilirliğin ve tatlılığın bir dışa vurumudur. Barbie bebekler kutuları veya Barbie bebekli çantalar vs. neden hep pembedir ? Çünkü o bebeklerin sevimli olduğunu düşünmemizi isterler. Tatlı görünümlü birisi olmak istiyorsanız pembe kullanmanız çok işinize yarayacaktır. Fakat erkeğe pembeyi çok ta önermem, ama pembe bir tişörtünüzün olması sizi sempatik kılabilir.

 SARI: Sarı geçiciliğin ve dikkat çekicilicin ifadesidir. O yüzden
tüm dünyada taksiler sarıdır. Dikkat çeksin ve geçici olduğunu bilsinler diye. Araba kiralama firmaları logolarında hep sarıyı kullanırlar. “Ürün geçici, lütfen geri getirin!”
demek istiyorlar. Sarı rengi dikkat çekmek için kullanmanız iyi olacaktır. Bu rengi genellikle renkli bir kişiliğe sahip olanlar kullanırlar. Bu rengi çok sık kullanmamınızı önermekle birlikte sosyal ve hareketli ortamlara giderken kullanmanızı tavsiye ederim.

 BEYAZ: Beyaz; istikrarı, devamlılığı ve temizliği simgeler. Bu yüzden beyazı çok sık kullanmanızı tavsiye ederim.  Sizi saf ve güvenilir birisi olarak gösterecektir. Fakat güçlü ve baskın yapıya sahip birisiyseniz bu renk pekte sizin karakterinize uymayacaktır. Beyaz giyen insanlar genelde iyi niyetli ve naziktirler. Cinselliği azaltan bir renktir. Beyaz giyiniyorsanız aşık olunmayı bekleyebilirsiniz. Beyaz renk diğer renklerle de uyumlu olduğundan sıkça kullanmanızı tavsiye ederim.

 Son olarak eklemek gerekirse kıyafetlerinizi seçerken karakterinize ve vermek istediğiniz imaja uygun seçim yapmalısınız. Örneğin siyah bir renk ceket içerisine sarı renkli bir tişört olmaz. Çünkü verdikleri mesajlar farklıdır bu renklerin. Eğer karşınızda böyle zıt mesaj veren renkleri kullanan birisi varsa, bu kişinin biraz sorunları olduğunu düşünebilirsiniz. Unutmayın insanın nasıl fikri neyse zikride o oluyorsa, karakteri neyse kıyafetide odur.

 Umarım bu yazım sizin için faydalı olmuştur, öneriniz veya istekleriniz için mustuhuseyin@gmail.com adresine mesaj atabilirsiniz.




Gözler " Çok Şey Anlatır "

Gözler " Çok Şey Anlatır "

Gözlerden kişinin yalan söylediğini veya bizden hoşlandığını anlayabilir miyiz ?

Ufak bir anlaşmazlıktan dolayı başka yerlerden alıntı yapmamaya karar verdim ; bununla birlikte ilk yazımı sizlerle  paylaşıyorum, ' Gözler Çok Şey Anlatır ' . Umarım beğenirsiniz...

Bugün kendimde birşey gözledim. Sosyal bir grupta bir sohbet esnasında söylediğim birşey yüzünden herkes bir anda beni hor gördü, dışladı. Asıl ilginç olan kısım bu değil. Çünkü bu gerçek bir dışlama değildi ve herkes gülüyordu, bende dahil. Fakat yinede içimde bir düşünce vardı " Acaba gerçekten dışlanıyor muyum? " . Ve bununla birlikte utanmaya başladım, ve sonra gözlemlediğim şey gerçekten ilgi çekiciydi: Gözlerim yaşarmaya başladı ve yüzümü insanlardan saklamaya çalıştım...

Başlıkta da belirttiğim gibi gözler gerçekten de ' çok şey ' anlatır. Nedenini bilim adamları henüz açıklayamadılar fakat bunu kendileri de onaylıyorlar. Bir insanın ruh halini, o anki duruma(veya olaya) ne kadar ilgili olduğunu, bizden hoşlanıp hoşlanmadığını ve hatta yalan söyleyip söylemediğini gözlerinden anlayabiliriz. Şairlerin de hep söylediği gibi; ' Gözler kalbin aynasıdır ' .

İlk olarak göz kapaklarından bahsetmek istiyorum. Göz kapakları, kişinin en çokta ruh halini anlatırlar. Ayrıntıya geçmeden önce gözde beyaz kısım, renkli kısım ve göz bebeği olduğunu unutmayalım, çünkü göz kapağının ne kadar aşağıda veya yukarıda olduğunu bunlara bakarak anlayacağız.  Bir kişinin yorgun olup olmadığını göz kapaklarına bakarak anlayabiliriz. Nasıl mı ? Eğer kişi yorgunsa göz kapakları düşer ve gözün renkli kısımında olur, fakat gözbebeğine yakın bir yerde. Eğer kişi yorgun değilse bu seviye biraz daha yükseğe çıkar ve gözün renkli kısmının en üst seviyelerine yükselir. Eğer göz kapağı daha da yükseğe çıkarsa(yani gözün üst tarafından beyaz kısmı görebilirsek) kişinin şaşırmış veya heyecanlanmış olduğunu söyleyebiliriz. Tabiiki şaşırma ve heyecanlanma durumunda başka belirtiler de var, fakat konumuz şu anda gözler. Göz kapakları kişinin konuya ne kadar ilgili olduğunu da gösterir. Önceden de söylediğim gibi göz kapağı 'nötr' haldeyken gözbebeği ve renkli kısmın sonu arasında(bu iki yerin tam ortasında) bulunur.  Eğer kişinin göz kapakları bu orta seviyeden aşağıya inmeye başlarsa kişinin ilgisinin azaldığını söyleyebiliriz.

 " Karşımdaki kişi ya göz kapaklarını bilinçli olarak yukarıda tutmaya çalışıyorsa ? " diye düşünebilirsiniz. Bu benim deyimimle 'yalancı ilgi' dir. Fakat bunu da anlamanın kolay bir yolu var, göz kapaklarını uzun süre yukarıda tutmak gerçekten de çok zordur(bunu kendinizde deneyebilirsiniz), bir süre sonra göz kapakları aşağıya düşmeye başlayacaktır. Fakat burada dikkat edilmesi gereken husus şudur ki kişi göz kapaklarını yeniden yukarı kaldırabilir. Tabii ki de bu da bizden kaçmaz, çünkü göz kapaklarının indiğini bir kez gördük :) . Şaka bir yana olay gerçekten de bu şekilde gerçekleşmektedir. Eğer göz kapakları yukarıdayken bir anda aşağı, ve tekrar sonra yukarı çıktığını görürseniz bu yalancı ilginin göstergesidir. Fakat şunuda söylemeden edemeyeceğim, göz kapaklarının seviyesi ilgiyi belli eder, bu sebeple kişinin sizin anlattığınız şeye ilgisi azalabilir veya artabilir ve her kaş hareketini yalancı ilgi olarak görmemelisiniz. Ancak yalancı ilgi durumunda göz kapakları hızlı bir şekilde inip kalkar, dikkat etmemiz gereken unsur budur.

Gözler duygusal veya mutlu olduğumuzda da karşı tarafa sinyaller verecektir. Eğer birisi üzgünse gözleri yaşlanacaktır ve sanki her an ağlayacakmış gibi duracaktır. Bu elbette çok bilindik birşey, fakat emin olun ki birçok kişinin gözünden kaçıyor. Bugün bu durumu bir arkadaşımda gördüm ve ' Bakıyorum bugün çok duygusalsın. ' dedim, kendisi gerçekten de şaşırdı, nereden anladığımı sordu ve ben tabii ki de sırrımı vermedim :) . Fakat aynı şey mutlu olduğumuzdada olur fakat gözler duygusal olduğumuz kadar yaşlı olmaz. Hatta bazen gözdeki yaş anlaşılmayabilir ama bunu da anlamanın bir yolu vardır. Eğer kişinin gözleri yaşlıysa gözleri parlar, dikkat etmemiz gereken en önemli husus budur. Kişinin gözlerini yaşlı gördüyseniz mutlu veya mutsuz olduğunu anlamak daha kolay olacaktır, çünkü mutlu olduğunda kişinin kaşları kalkık ve göz kapakları da kalkıktır, gözler enerjik gözükür. Bununla birlikte kişi mutsuz olduğu zaman kaşlar adeta çatılık gibi durur ve göz kapaklarıda iniktir. Bu durum Charles Darwin'in antitez ilkesine çok uygun bir örnektir(bkz: İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi(Expressions) - Charles Darwin).

Son olarak ta kişinin gözlerinden bizden hoşlanıp hoşlanmadığını veya yalan söyleyip söylemediğini anlayabiliriz. Bu hususta kişinin göz bebeklerine bakmamız gerekir. Fakat uyarmalıyım ki göz bebeklerinin ifadesi çok risklidir, her zaman gerçeği yansıtmaz. Kişinin göz bebekleri karanlıkta büyür, aydınlıkta küçülür. Buna çok dikkat etmemiz gerekmektedir. Kişi eğer bizden hoşlanıyorsa(en çok ta göz göze bakarken) göz bebekleri akıl almaz bir hızla büyür. Fakat bazı araştırmalar böyle bir durumda gözbebeklerinin küçüldüğünüde ortaya koymuştur ama bu durumlar pek karşılaşmayız(gözlemlerime dayanarak). Kişi heyecanlandığı zaman da gözbebekleri büyür. Zaten bu bilgiye dayanarak kişinin bizden hoşlanıp hoşlanmadığını anlıyoruz. Ve yine bu bilgiye dayanarak kişinin bize yalan söyleyip söylemediğini de anlayabiliriz. Eğer kişi yalan söylerken heycanlanıyorsa göz bebekleri hızla büyür. Ama unutulmamalıdır ki bazı kişiler yalanı gerçek gibi rahatlıkla söyler, bu durumda kişinin ' Mikro İfade'lerine bakılır. Buna daha sonra değineceğim. Kişinin yalan söylemek üzere olduğunu anlamanın bir yolu da vardır. Kişi söyleyeceği sözü düşünürken alt göz kapaklarını kaldırır. Ve genelde kişi normal bir konuşma esnasında böyle bir şey yaparsa söylemesi biraz daha geç olacaktır, çünkü yalan söylemek zor bir iştir ve beyni yorar.

Ve son olarak şunları eklemek istiyorum. Eğer bir kişi sizi gördüğünden memnun değilse(ve arkanızdan kuvvetli bir ışık gelmiyorsa) size bakarken gözlerini kısar ve kişi utanırsa(en başta da belirttiğim gibi) gözleri hafif yaşarır.

Eğer sizinde bazı gözlemleriniz veya görüşleriniz varsa; lütfen mustuhuseyin@gmail.com adresine mail gönderin. İyi günler.. :)

İş Görüşmelerinde Beden Dili

İş görüşmelerinde beden dili nasıl olmalı ?



Beden dili kullanımıyla ilgili önemli noktalardan biri de iş başvurusu yaptığımız yerler. — İş görüşmeleri sırasında kendimizi rakip sahadaymış gibi hissederiz. Bunun nedeni bilmediğimiz bir ortamda kendimizi gergin hissetmemiz. Çünkü orası bizler için adeta bir arena. Karşımızdaki matadora karşı galip gelmeye çalışırız.
halde bu arenada neler yapmalıyız.
Herşeyden önce iş başvurusu yapacağınız kurumu, stratejilerini, misyonunu, ürünlerini bilmeniz gerekir. İş başvurusunda bulunduğu işletmeyi tanımayan kimsenin şirket kültürüne geç adapte olacağına inanılır.
Görüşmeye son derece uygun, şık ama abartılmamış bir kıyafetle, mümkünse takım ile gitmeli. Bayanların da takım elbise giyinmesi uygun olur ama etek (mini olmamalı), ceket, gömlek uyumluluğunda bir kıyafet de oldukça uygun olabilir.
Ayakkabılarınız çamursuz ve boyalı olmalı.
Beyler traşlı ve temiz kokular sürünerek, bayanlar hafif makyajlı ve yine ağır olmayan hafif bir parfüm kullanarak gitmeliler.
Görüşmeye 5 dakika da olsa sakın geç gitmeyin. Görüşmenin önemli kriterlerinden biri zamanı kullanma becerisidir. Artık işletmeler zamanını uygun ve etkilikullanan personele yatırım yapıyor. Daha ilk dakikada gecikerek zamanlama konusunda kötü puan almak istemezsiniz değil mi? Gecikiyor olmanız size negatif puan kazandırmanın dışında, o görüşmeye soluk soluğa girmenizi ve konuşmanızın ahenginin bozulmasını sağlar. Bu da kendinizi ifade etmede size sıkıntılar yaşatır. Trafik durumu, hava durumu, evinizin iş yerine uzaklığı, çalmayan saatler vs... artık kimsenin umrunda olan şeyler değil. Bilgisayar, internet çağının nimetlerinden yararlanın ve hava durumunu, yol durumunu önceden kontrol edin. Erken uyanmanız gerekiyorsa ve saatinize güvenmiyorsanız, Telekom’un otomatik uyandırma servisine uyandırma talimatı bırakın, ama sakın mazeret bildirmeyin (çok ciddi bir sebebiniz yoksa).
En fazla 10 dakika önce, ideali 5 dakika önce görüşme yerinde bulunmak ve ortamı analiz etmek sizin için iyi olur. Çevrede bulunan insanları rahatsız etmeden gözlemleyin ve durumunuz uygunsa kat sekreterinden kurum ile ilgili bilgi almaya yönelik sohbetlerde bulunun.
Görüşme sırasında elinizde çantanız ve ajandanız ya da en iyisi PALM gibi teknik bir ajandanızın olması size çok şey kazandırır. Çantanızı açtığınızda içinde devlet arşivi varmış gibi dağınık bir görüntü olmamasında yarar var. Görüşmenizde not almanız gerekebilir; o açıdan ajandanızı ya da palminizi etkili kullanın.
Size ikram edilen çayı, kahveyi mutlaka kabul edin ve o ortamın bir parçasıymışsınız rahatlığında davranın.
Görüşmeye karşınızdakine sempatik bir tarzda selam vererek başlayın. Tebessüm etmeniz size puan kazandırır.
Görüşmeye erken gidip ortamda aldığınız ilk imajın kısa bir özetini yapmanızda ve bunun hoş bir izlenim olduğunu belirtmenizde yarar var.
Tokalaşmanız ne ezik ne de üstünlük taslayıcı bir tarzda olmalı. Tokalaşmanız samimi olmalı. Aşırı hafifi tarz güvensizliğinizi, aşırı sert tarz kompleksinizi ortaya koyar.
Görüşmeniz sırasında karşınızdakinin gözlerine çok rahatsız etmeden bakın

Oturma alanınızı belirleme şansı varsa (bazı işletmelerde görüşme odaları vardır) Sırtınızı boşluğa (kapı, pencere v.s.) gelmemesine dikkat edin. Sırtınızın boşlukta olması sizin kendinizi boşlukta hissetmenize sebep olabilir ya da her açılan kapıda geri dönüp bakmanız, rahatsız edici bir sahnenin oluşmasını sağlayabilir.
Konuşma sırasında koltuğunuza çok kasıntı oturmayın. Konuşmanın gidişine göre bazen eğilerek talepkar, bazen doğrularak güveninizi gösterin.
Görüşeceğiniz kurumun kimliği, görüşeceğiniz kişinin pozisyonu sizin bacak bacak üstüne atıp atmamanızda önemli rol oynar. En uygunu bacak bacak üstüne atmadan ama rahat edeceğimiz bir oturuş pozisyonu almaktır

Görüşmenin gidişini ağırlıklı olarak görüşmeyi organize eden kişi belirler. Kurum hakkında bir şeyler bildiğinizi düşünüyorsanız ve bilginizin doğruluğundan eminseniz sizin orayı niçin seçtiğinizin nedenlerinden biri olarak gösterebilirsiniz.
Eğer iş değiştirecekseniz asla ayrıldığınız ya da ayrılacağınız kurumu kötülemeyin. Bu profesyonelce bir davranış olmaz. Tercih nedeniniz kariyeriniz olabilir, farklı bir kurum kimliğini yaşamak olabilir, farklı bir iş koluna yönelmek olabilir, evinize yakın bir yer tercihi olabilir (Bazen bu başka bir soruyu beraberinde getirebilir: “Biz kurum olarak şu an çalıştığımız yerden başka bir yere taşınsak bizden de mi ayrılırsınız?” gibi.
Maaşınızın yetersizliği bir neden olmasın. Tabii ki para için, kendimizi geliştirmek, daha iyi bir yaşam standardına kavuşmak için çalışıyoruz ama bunu parasal bir tercih nedeni olarak göstermeniz çok doğru olmaz.
Görüşmeler sırasında parasal nedenleri söyleyip, elinizle de para işareti yapmanız çok ters karşılanır. (Espri niyetine bunu yapmak bile hoş değil.) İş görüşmelerinde bir çok kişinin sınıfta kalmasını sağlayan neden “Ne kadar maaş düşünüyorsunuz?”

sorusuna verdikleri cevaptan kaynaklanır.
Kurumsal kimliği oluşmuş bir işletmede asla bir para miktarından bahsederek talepte bulunmayın. Vereceğiniz en ideal cevap “Sizin gibi kurumsal kimliği oluşmuş bir işletmede benim pozisyonuma uygun bir ücret politikanızın olduğunu tahmin edebiliyorum. Ben bu politikaya uyum sağlamayı tercih ederim.” Kurumsal kimliği oturmuş ve çok yönlü çalışan bir çok işletme de performansınız değerlendirilirken size emeğiniz ölçüsünde ekonomik rahatlık verilir. Onun için ekonomik nedenleri ilk görüşmelerde sınıfta kalma nedeni yapmayın.
İş görüşmelerinde uygun ortam oluştuğunda adeta bir markayı pazarlar gibi kendinizi pazarlamakta tereddüt etmeyin. Ülkemimizde yaygın olmasa da kişiler de markalaşabilirler. Markalaşmanız sizin yetenekleriniz, deneyimleriniz, işe katma değeriniz, nitelikleriniz gibi özelliklerin birleşiminden oluşan bir bütündür. O açıdan nasıl bir marka müşteriye pazarlamasında o markanın faydası ve farkı önemliyse siz de o kuruma katacağınız faydaları ve rakiplerinize göre farkınızı anlatın.
Görüşme sonrasında görüşmenin sonucunu ne zaman öğrenebileceğinizi sorun. Görüşmeden ayrılırken size zaman ayırdıkları için teşekkür etmeyi sakın unutmayın. Sadece görüştüğünüz kişiyi değil aynı zamanda sekretere ve görüştüğünüz diğer kişilere de iyi günler dileyin. Sağlıklı iletişimi sağlıklı beyinler kurarlar. Karşınızdaki kişinin pozisyonu ne olursa olsun, küçümsemeden ileşitimde bulunmaktan asla çekinmeyin.

Alıntıdır. Umarım burada verdiğimiz bilgiler sizin için faydalı olur.

Blogger tarafından desteklenmektedir.

Copyright © / Beden Dili - Sinergoloji

Template by : Urang-kurai / powered by :blogger